28 Haziran 2015 Pazar

En Derin Yaralar Affetmekle İyileşir

Kaç gündür şu sayfayı açıp,yazıyorum ve hop siliyorum.
İçine sinme meselesi bu.
Mesela beğenmediğim bir şeyi neden arkadaşıma alayım ki? Ben beğenmemişim o neden beğensin? Mantığındayım.
Yazmakta böyle bir şey. Yazmış olmak için yazmak istemediğimden,bekledim.
Sanırım 'şu an' doğru zaman...
Farkında olmadan kelimeler dökülüyor...
Gelelim başlığa..
'En derin yaralar affetmekle başlar'
Ben demiyorum, Kemal Sayar diyor.
Şöyle ki, tam bir kitapkolik olduğumdan (özellikle böyle kişisel gelişim,beni pozitif enerjiye sürükleyen tarzlar) dün yağan yağmura aldırmadan, çikolata alma bahanesiyle (kurabiye yapacaktım da ) çıktım evden. İçimden de 'Allah'ım nolur kitabı bulayım' diye sayıklıyorum.
Sipariş falan istemiyorum,o an hemen elimde olmalı.. Yağan yağmuru göze almışım.. :)
Her neyse yoğun aramalar sonucu kitaba kavuştum!
Kitabın ismi 'Beni Sessiz de Sevebilir misin?'
Ve bu 'en derin yaralar affetmekle iyileşir' de kitaptan bir kesit.
Şimdi sizinle o kısmı paylaşıyorum.
-

Dur da bir bak ruhuna, içine bak.
Orada kımıldayan yarayı fark et.
O yara orada durduğu için ve sen bir türlü yüzünü oraya

çeviremediğin için,olup bitiyor birçok şey.
Özgür olduğunu zannediyor fakat geçmişin hapishanesinde yaşıyorsun.
Eflatun'un mağarasındaki adamlar gibi gölgeyi hakikat,karanlığı yurt biliyorsun.
Yüzleşmeden hakikat bulunmaz, acı çekmeden büyüyemezsin.

İçinde kımıldayan o yarayla yüzleş, o yaranın seni büyütmesine izin ver.
Öfke geçmişi iyileştirmiyor.Öfkeyi koyuver içinden, sen daha iyisine layıksın, temizle içini.
Affet. Sana kötülüğü yapanı unutma ama onu 'affet'.
Ona de ki, ''Ben senin içime saldığın kinle daha fazla yaşamayacağım, seni daha fazla içimde tutarak bana kötülük etmene izin vermeyeceğim.''
Kendine iyilik yap, dünyaya iyilik yap. Dünya kötülere bırakılmayacak kadar güzel ve iyiler mağlubiyeti bu kadar kolay kabullenmemeli.

Affetmek geçmişi değiştirmez ama geleceği genişletir.Geçmişin parmaklıklarının ardına tıkılıp kalmak yerine geleceğe hamle etmeni sağlar. Dünyanın artık pek de tekin bir yer olmadığını biliyorsun ama senin dokunuşların olmazsa, senin iyilikle bezediğin ruhun dünyaya karışmazsa bu tekinsizlik çoğalacak. Dünyayı biz iyileştireceğiz. İyiliğe dair hiçbir söz, hiçbir eylem boşuna sarf edilmiş olamaz. Bir yerden yankı verir. Toprağa düşen bir tohum yoktur ki filiz vermesin.
Sen sözünü toprağa düşür yeter ki. Bir asit gibi seni içten içe eriten öfkeye, sarhoş eden şu intikam hevesine diren. Kötülük daha büyük bir kötülükle iyileşmez. Kötülükle aynı dilden konuştuğunda onun saltanatını berkitirsin ancak. (berkitmek: işi sağlamlaştırmak) Onu dilsiz bırakmakta marifet, onu işsiz bırakmakta.
Affet ve sabret..


Kemal Sayar, bu satırlarla bana çok şey kattı ve ben o sayfaları çevirdikçe katmaya da devam ediyor. Bu yazısı beni biraz fazla düşündürdüğünden sizlerle paylaşmak istedim.
Umarım sizi de düşündürür, ve yeni adımlar atmaya teşvik eder.
Ve sözlerimi kitabı açtığım gibi beni karşılayan cümleyle sonlandırıyorum.
İyi ki kitaplar var...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder