28 Şubat 2016 Pazar

Karşınızdakini anlamama hali

Bana orta okuldan beri katı,sıvı ve gaz halini öğrettiler.
Nerden bilebilirdim ki insanları anlamama halinin olduğunu.
Bu şey gibi
Anne: orda uzanmış telefonunla oynuyorsun, yardım etsene biraz bana.
Çocuk: ama demedin ki anneciğim.
Anne: demem mi lazım?!
Bu aynen böyle bir durum. Valla evet demeniz lazımdı katı-sıvı-gazın dışında karşımızdakini anlayamama halinin olduğunu da bilmeye hakkımız vardı.
Evet, vardı!!!
Ne bir kadın erkeği lök diye anlayabilir.
Ne de bir erkek bir kadını şıp diye anlayabilir.
İşte bu hep bize bu dersin verilmemesinden kaynaklı, Ceren demişti dersiniz…
Bir ‘Kadın’ iç güdüsüyle konuşuyorum ki erkekleri anlayamazsınız.
Kendimi bir erkeğin gözünden bakmaya zorladığımda da kadınları anlayamazsınız.
Valla ben daha kendimi anlayamıyorum karşımda ki ne ayak derseniz?
O çok ayrı bir konu. Onu sonra konuşalım.
Ama ben şuan da kadın gözüyle yorumlamak istiyorum.
Neden biliyor musunuz? Çünkü ben de bir kadınım.
Kadınlar narin yaratıklardır. İnce düşünürler.
Bir erkek için ‘1’ sadece ‘1’ iken kadın için ‘0,99..’dan sonra gelir mesela, bu hep böyledir.
Ve kadınlar 2 güzel söze kanacak kadar da aptaldır.
Kadının sorumluluğu her zaman çok fazladır.
(Allah’ım yazarken yine çok sinirlendim ve tüm feminizm duygularım kabardı!)
 günümüzde dengeler öyle değişti ki…
Kadın-erkek eşitliği yok onu biliyoruz. Onda hem fikiriz.
Demeye çalıştığım bir kadını susturmak için ‘şiddetin’ olmaması.
Demek istediğim ‘bitti’ denildiğinden saplantılı bir şekilde erkeğin gururuna yediremeyip ortalığı yıkıp dökmemesi.
(ve evet erkekler gurur ve kibirleri yüzünden kaybederler.)
Demeye çalıştığım sahte duygularla değil gerçek duygularla karşımızdakini tanıyabilmemiz.
Demeye çalıştığım, gerçek sevgi.
Gerçekten seven insan yıkıp,dökmez.Anlar..Anlamasa bile ‘anlamaya çalışır’.
Demeye çalıştığım kesinlikle erkeklerin hepsi böyledir işte demek değil.
Demeye çalıştığım çok başka bir şey. Anlatamadığım…
Uygun kelimeleri bir araya getiremiyorum şuan.
Ama şunu biliyorum, hem de çok kesin.
Demeye çalıştığım, her erkeğin içinde bir öküz vardır!
Artık o büyük bir öküz müdür, yavru mudur bilemeyeceğim.
İçinde öküzü barındırmayan birileriyle tanışabileceğiniz bir hayat diliyorum.
Tabi ki bu mümkün değil, eğer öyle birini bulursanız bana da haber verin.! :)
Ama şunuda unutmayın öküz olmayan erkek yoktur az öküz olan erkek vardır.
Çok sevgiyle kalın!


23 Şubat 2016 Salı

İçinden Geldiği Gibi

Deniz kenarındayım…
Morelim bozuk gibi sanki.
Derin düşünceler sarıvermiş etrafımı… Öyle sarmış ki dalganın sesini bile duyamıyorum.
Siz düşünün…
Arada köpek görüyorum -ayy yanıma gelmese bari diyorum-, korkmak böyle bir şey.
Hiç tavsiye etmiyorum.Neden korktuğumu da bilmiyorum. Hayvanlardan çok insanlardan korkmamız gereken şu zamanlar da hele ki… Her neyse.  Hayvanları sevelim.. Birgün bu korkumu yeneceğimi de biliyorum. Doğru zaman, şu zamanlar değil sanırım.
İnsan büyüdükçe düşünceleri de değişiyormuş.
Gelecek kaygısından tutunda, aşkından, arkadaşlarından, okulundan, mesleğinden, ailesine kadar her bir zerresiyle en ince ayrıntısına kadar hem de…
Ve insan büyüdükçe saçma bir ‘etiket’ alıyormuş..
Koca adam/kız oldun artık laflarına,hareketlerine,giydiğin kıyafetlere, toplum içindeki davranışlarına dikkat etmelisin en nefret ettiğim cümle mesela!
Ne gerek var bunu söylemeye?
Ya da şöyle değiştiriyorum neden içimizden geldiği gibi davranamıyoruz?
Sevgi, özellikle saygı sözüm bundan gayrı.
Zaten kendini bilen insan büyüklerine saygılı,küçüklerine şevkatli olmayı bilir.
Eğer bilmiyorsa o onun ayıbıdır.
O çok çok ayrı..
Şu an ağlamak istiyorsam eğer ağlamalıyım evde ailem, yanımda arkadaşlarım var diye susmamalıyım..
Şu an aşıksam eğer söylemeliyim yüzüne çat diye böyle..
Şu an mutluysam eğer neşe saçmalıyım etrafıma içimden geldiği gibi kimse sorgulamamalı bunu.
Ve şu an biz ‘gençler’ olarak bunları yapamıyorsak bu kesinlikle toplumun suçudur.
Öyle işlemişler iliklerimize.
Sakın söyleme, sakın ağlama, sakın deme, sakın gülme.
Ayy ne sıkıcı bir hayatımız varmış!
Yarın mesela? İçimizden geldiği gibi davransak çok mu kötü olur?

Ben güzel olur hatta çok da güzel olur.
Kimse kimseyi sevmek zorunda değil.
Bizi sevenler zaten ‘biz’ olduğumuz için sevmiyor mu?
Yakın arkadaşım seslendiğin de ‘haaa’ dememi sırf başka görünmek için ‘ifendiiiiiğğğmm’ olarak değiştirmek istemiyorum ki ben.
Bu toplum baskısı bizim cesaret duygumuzu kemirmiş resmen.
Kocaman biii böööööğğğ size!
Ben bugün oturdum deniz kenarında bunları düşündüm.
İnsanları izledim
Martıların insanlarla cilveleşip, simitleri almaya çalışmasını gördüm.
Ben bugün,
sırf yarın için değil de her gün için bir söz verdim kendime.
içimden geldiği gibi…
içinizden geldiği gibi davranabildiğiniz çok şahane günlere!
(şuan içimden su içmek geldi, neden çünkü diyet niyet,ve evet şuan su içiyorum!)
J

19 Şubat 2016 Cuma

Kağıt helvanın verdiği mutluluk


bu aralar çok bi mutluymuşum
bu aralar çok bi neşeliymişim
bu aralar çok bi tersmişim
bu aralar çok bi yerimde duramıyormuşum
bu aralar çok bi diyetselmişim
bu aralar çok bi ‘bööö’ yapıyormuşum
bu aralar herkesciklere bana bi çay alsana diyormuşum
bu aralar gözlerimin içi gülüyormuş
bu aralar sevginin gücü benimleymiş
bu aralar evrenle aram çok bi iyiymiş
falan filan..
Yani;
Bu aralar bana bir şeycikler olmuş anlayacağınız..
Ne olduğunu bende bilmiyorum. 
Ama farkındayım,kendimin yani.
Verdiğim tepkilerin,mutluluğumun,kırgınlığımın,takmamazlığımın…
Ama hepsinin sonucunda tek bir yere ulaşıyorum ben!
Kağıt Helva’ya!
Bayılıyorum!
kağıt helvayı elime aldığımda her şey siliniyor hooop biz ikimiz şahane bir aşk yaşıyoruz.
hayat güzel, insanlar güzel, ohh miiss..
bu moda bürünüyorum.
Kendimi bildim bileli bana her şeyi unutturan, mutlu eden tek şeydir!
Gerçi bu aralar diyetsel mevzulardan kantinde kendisiyle ‘sadece’ bakışıyoruz ama olsun!
O bile bana yetiyor.
Hem kağıt helvanın verdiği mutluluğu veremeyen insanlar var.
onlarla olup hayata küseceğime, kağıt helvamla bulutların üzerinden kahkahamı dinlerim!
Size de tavsiye ederim! 
Hani yaşınız kaç olursa olsun vazgeçemeyeceğiniz şeyler vardır.
Benim kağıt helva bunlardan ilki..
Sizin de var mı?
Ve evet, benim ‘dahası’ var… (yazar burada utanmıştı)
(Pamuk şeker,balon,vosvos arabalar diye uzar gider bu liste!)
Çok sevgiyle kalın!