11 Eylül 2016 Pazar

Yeni Başlangıçlara

Herkese merhaba!
Şuan, evet şuan hangi ruh haliyle bu yazıyı okumaya başladın bilmiyorum.
Ama senden bir ricam var, sevgili okur.
Gülümse!..
Evet, şuan..!
Evet, durduk yere..!!
Gül gitsin, hem inan bana hayatta gülümseyince çirkin olan insan yoktur.
Eveeet, seni gülümsettiysem en azından yüzünde tatlı bir tebessüm oluşturmayı başarabildiysem başlayalım…
---
Koskocaman, devasa bir yaz tatili nasıl bitti cidden şok içindeyim.
Neden bittin?
Nasıl bittin?
bence bitmemeliydin tatlım seninle şahane anlaşabilirdik.
Neyse hatice’ye değil neticeye bakalım, BİTTİ.!!
Ama nasıl bitti..??..!
Çok net bir şey söyleyeceğim, yaz tatilim bokluğun beşyüz tonu şeklinde kötüydü.
Hayal ettiğim gibi olmadı o ayrı konu, onun dışında iyi bir şey de olmadı pek.
Gündem malum; tedirginlik, korku, endişe, karamsarlık…
bir de ‘büyüme’ olayı var ki benden içeri, benden dışarı…
Ergenliğime geri dönüş yaşadım canım okur, bir görseydin beni (laf aramızda iyi ki görmedin, hayır buz gibi soğurdun benden)
Ergenliğe geri dönüşün sebebini ise hemen açıklıyorum, okul!.
Cidden okumayı seven bir insan okuldan birden bu kadar neden soğur inanın hiçbir fikrim yok. O yüzden diyorum tatil bir beş yüz yıl daha uzayabilir, okul bana uzak kalabilir falan.
neden bu bölümü okuyorum, eğitim sistemimiz neden bu kadar boktan, neden? Neden? Neden?
Bu kadar nedenleri düşünmekle iyi bir tatil bekleyemezsiniz değil mi?.
Evet, bende öyle tahmin etmiştim.
Neyse yiğidi öldür hakkını yeme demişler.
İyi şeyler de oldu. Staj dolayısıyla tanıdığım çok tatlı insanlar es geçemem.
Hasta da olsam kuzenimle geçirdiğim ada turu ve staj sonrası kızlarla geçirdiğimiz şahane Lapseki günlükleri ve bal teyzoşlarla muhabbetler, gülmeler, gırgırlar, şamatalar…
Sonra dönüp diyorum ki, ne yaşanırsa yaşansın bomba da patlasa, kaza da olsa,
 HAYAT DEVAM EDİYOR!..
Üzgünüm ama bu böyle.
Bize düşen ise zor da olsa pes etmeden umutla yarına bakmak.
Bu kadar negatif bombası gibi dolaşan insanlarla bu biraz zor olsa da.
Bilmiyorum, sanırım büyümek güzel şey.
Hatta büyümek değil de ‘farkında olmak’…
Kendinin, hayatın, doğanın…
Bu da pat diye olmuyor tabi, zamanla dediğimiz devasa makine devreye giriyor.
Çok kötü geçen yaz tatilimin son demlerinde kendi içimde şahane şeyler yaşadım hatta yaşamaya devam ediyorum.
Hayata bir kez geliyorsak eğer, kusura bakmasın kimse vazgeçilmez değil.
Hayata bir kez geliyorsam eğer ben, BEN varım…
sen yoksun, o yok, bu yok.
ben varım…
O yüzden ‘cesur’ olup adımlar attım.
o yüzden ‘karanlık’tan korkmadan attım adımımı.
o yüzden umudumu yitirmeden yola devam dedim.
o yüzden geleceği bırakıp anı yaşamaya başladım, en kötü ne olabilir ki?

KORKMA KAYBETMEKTEN, EN KÖTÜ ÖLÜRÜZ SONUNDA…

Mutlu, umutlu, aydınlık dolu, huzurlu ve bol gülümsemeli yarınlara…

Önce bana, sonra sana not;
Rahat ol, seni olabildiğinin en iyi yapacağım.
(bu söz yazın sonlarında benim ilham kaynağımdı)

Haa unutmadan, büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öper
bayramınızı kutlarım..


günün iyisi: inanmaktan vazgeçme ve asla pes etme, düşsen de tek düşen sen değilsin, kalk yola devam et.
günün kötüsü: bilek acısı da sevdaya dahil mi?
günün şarkısı: tüm gün işte o zaman dans o zaman renk demiş olsam da bir Karadeniz aşığı olarak yeni keşfim İMERA dır. Tüm şarkıları birbirinden güzel olsa da günün şarkısı bitmeyen sevda

ve tabi ki yalın- tatlıyla balla Yalın bu işi iyi biliyor arkadaşlar nokta.
en okunulası yazı: http://ciltugcee.blogspot.com.tr/2016/08/her-gunu-degerlendirmeye.html
arkadaşım diye demiyorum, şahane yazmış.

ve duamız sabit;
İnançla, aşkla, güçle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder