29 Aralık 2016 Perşembe

YENİ BAŞLANGIÇLARA

‘yeni’ kelimesi kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi?
heyecan, mutluluk, sürpriz…
ve bunun yanı sıra;
tedirginlik, korku…
demek istediğimi anlayabildiniz mi bilmiyorum, zira ben pek anlayamadım da.
heyecan dedim çünkü yeni bir şeye başlamak çoğu zaman heyecan vericidir.
tedirginlik dedim çünkü yeni bir ilişki kulağa güzel gibi gelse de  efsane tedirgin eder adamı.
konumuz belli; önümüz 2017.
bizlere de 2016 analizi yapmak düşüyor.
kendi gözümden anlatacağım şu geçen koca yılı.
sevgili 2016’ya dair birçok insan gibi benim de umutlarım, hayallerim, beklentilerim, yapacaklarım, edeceklerim vardı. Olanlar da oldu, olmayanlarda.
(mesela 2016'da da zayıflayamadım.) (duydunuz zilin sesini bu olmadı)
tabi ki listenin başında ‘büyümek’ var.
Büyümek çok güzel, eksilmedikçe…
Öyle çok eksildik ki 2016’da.. Öylesine üzüldük, öylesine kırıldık ki..
Yüreğim dayanmıyor, bitsin, ulan herkes mi kötü? Diyerek yedim kendimi..
 istisnasız her geçen gün ‘ölüm’ haberi aldığımız şu dünyada, kafamıza taktığımız hiçbir şeyin aslında önemli bir şey olmadığını bir kez daha hatırlattı 2016. Sonunda ölüyorsun işte, şimdi o egonu al ve sakince yere bırak, seni tutuklamayacağız diye ayarı çekti bize. Anlayan anladı, anlamayan anlamadı.
Hayır bunu anlamak için illa ki birilerinin ölmesi mi gerekiyor onu çözebilmiş değilim.
madem unutuyorsun, Uyandığın da görebileceğin bir yere kocaman harflerle
BİR GÜN ÖLECEKSİN, SEVDİĞİN BİRİNE HER AN BİR ŞEY OLABİLİR.
ONA GÖRE YAŞA!
yazın, yazalım, yazılmalı…
2016’nın bizlere öğrettiği hatta hatırlattığı bir şey sevin  çok sevin,gülümseyin, kırmayın
çünkü,
öleceğiz, ya pisipisine ya da başka türlü ama öleceğiz.
bugün çalışırken çok sevgili müdürüm, sen neden böyle sürekli gülüyorsun dedi.
dedim ki, ya ne yapayım. Zaten her gün ağlıyoruz, zaten hepimiz mutsuzuz..
Burası Türkiye dedi.. acı ama haklıydı..
Okulda öğretmenlerimiz resmen vedalaştılar, ne olur ne olmaz hakkınızı helal edin dediler.
Elimiz yüreğimizde dolanır olduk, korkar olduk. Neyi paylaşamıyoruz, derdimiz ne bilmiyorum.
Kardeşçe yaşamak varken bunu kendimize neden yapıyoruz bilmiyorum.
Dilerim 2017’de bu savaş son bulur.Dilerim 2017’de kardeşçe yaşarız. Dilerim her şey çok daha güzel olur.

Bunun yanı sıra; güzel şeylerde oldu kendi açımdan.
Güldüm, dibine kadar hemde. (sevgili deli seninle gülmek paha biçilemez)
Yepisyeni insanlar kattım hayatıma. Her birinizi öyle çok seviyorum ki.
İyi ki…
Yapamam, edememlerden kurtulup elimi ateşe atmayı öğrendim dünyaya bir kez geliyoruz sonuçta.
Söylediklerim lafta kalıyordu, adım attım. Lafta kalmasına gerek yokmuş. Hatta korkacak bir şey yokmuş size de tavsiye ederim.
Hem ne demiş Ferman Akgül;
Korkma kaybetmekten en kötü ölürüz sonunda.
Gece 12 den sonra unutuyoruz bunları dediğim bir de şebeğim var. O benim canım.

Ve şimdi 2017;
gücümüze güç, mutluluğumuza mutluluk, başarımıza başarı katalım, eğer istersek yapamayacağımız hiçbir şey yok.
yeter ki isteyelim.
pes etmeyelim.
mucizelere inanalım.
Umut var.
Güzel kalpli insanlar hala var.
suçu 2016’ya atıp köşeye geçmeden bi düşünelim.
sahi biz ne yapıyoruz diye.?
silkelenelim ve kendimize gelelim.
sonra dönüp
2017 gümbür gümbür geliyoruz diyelim, bunu cidden diyebilelim.
küçük şeylerden mutlu olmayı öğrenelim.
birisine gülümseyip halini hatrını sormak gibi.
bence başarabiliriz, sizce?

ve son dilek hakkım 2017
çocuklar gülsün olur mu?.
çünkü onlara gülmek yakışıyor; korkmak, ağlamak değil…
aşkla,sevgiyle,güçle..
iyi yıllar!

12 Aralık 2016 Pazartesi

İyi ki doğdun Minnak

merhaba en küçük kız kardeş;
13 Aralık 2013’de hayatımıza sürpriz yumurtadan çıkar gibi çıkageldin. Bu dünyaya gelmekle iyi mi ettin kötü mü ettin, bilemiyorum.. ve inan yorum bile yapamıyorum.
doğduğun zamanı da hatırlıyorum. Doğduğun zaman doğru düzgün sevinemediğimi de hatırlıyorum elbette…
Biliyor musun? Doktoruma göre ‘basit’ ve yarım saat olan ama gerçeği tam 2,5 saat süren basit gibi görünen ama asla basit olmayan  bir ameliyatım vardı, beyin hücrelerim ameliyatımla boğuşurken dışarı gülücükler saçmak inan bana çok çok zordu. Affet, ablanın doğduğu zaman kadar sevinemedim, çığlıklar atamadım doğduğunda…
Sen 13 Aralık 2013’ de doğdun, ben 6 Ocak 2014’de ameliyat oldum. Ve kendi dilimde o tarih benim doğum günüm.
-gözünün içi gülmek neymiş
-koşmak, zıplamak, yürümek nasıl oluyormuş
-kilo vermek nasılmış
ve inan hepsini geçtim sağlıklı olmak nasıl güzel bir duyguymuş anlatam, çok şükür şuan her şey yolunda.. 18 yıl sonra olsada.Geç olmasın da güç olsun demişler.
Ve senin ilk doğum gününü de ortak kutlamıştık 6 Ocak’ta…

merhaba en küçük kız kardeş;
abla olmak nasıl bir şey, ne yapmalıdır, ne yapmamalıdır, nasıl davranmalıdır falan hiç bilmiyorum.
tek çocuk olmanın dez avantajı.
Sana kızıyorum, sana bağırıyorum bazen affet..
Çünkü bilmiyorum. Ablanla çok vakit geçiremedik küçükken ama sen 1 yaşına basmadan geldin ve benimlesin, bizimlesin.. Dedim ya seninle öğreniyorum. Ve itiraf ediyorum bir şeyi ağlayarak yaptırdığında sana çok kızıyorum. İlerde çocuk istemiyorum dersem sebebi sen minnak ona göre. (şaka yapıyorum şaka)
ve en sevdiğim şey, seni uyurken doyasıya öpüp koklamak.
en doyamadığım şey ise bana sımsıkı ‘ceyeeen kardeeeşiiiim’ diye sarılman.
‘ceyen kardeşiiim bana da kupa alır mısın?’
ve tabi ki bir C.A eseri olarak ablana da öğrettiğim sana da öğretmezsem olmayan şey;
-dışarda ne var minnak?
bok vaaar!
şu satırları yazarken nasıl kahkaha attığımı bilemezsin. Evet küçücük çocuğa böyle şeyler öğretiyorum.
 ama onun dışında minnak,
dünya senin gözünden baktığın gibi tertemiz değil.
insanlar, senin gözünden baktığın ve sana gülümsedikleri gibi iyi niyetli de değil.
keşke dünyaya, senin gözünden bakıp
‘ceyen kardeşim hadi beni amemeye götür, hafıl yiceem, macun yiceem, ayan içcem, bi de oyuncaklaya bincem nütfeeen’ diyebilseydik her birimiz, keşke bu kadar kötü olmasaydık.
Ve sana tavsiye;
kural1- içini geliştir. Sadece dışına bakarak bir yerlere gelemezsin. Sarışınların çoğuna aptal sarışın diyorlar. Sen sakın o ‘aptallardan’ olma. Dışının güzelliğine kanıp içini unutma.
kural2- aile her şeyden üstün. Bak gün gelecek sıkılacaksın onlardan. Arkadaşın uğruna aileni boşvereceksin. Annen görüşme onunla diyecek ve sen ben şimdi ne yapacağım o olmadan diyeceksin belki ama ne olursa olsun anneni dinle. Anneler her zaman doğruyu söyler. Nasıl oluyor bilmiyorum sanırım annelik iç güdüsü. Anneni dinle. Çok çok üzgünsen gel birlikte ağlayalım, birlikte üzülelim.

kural3- hayatının merkezine kendinden başka kimseyi koyma. Ya giderse, ya küserse, ya şöyle böyle olursa deme. Giden gitsin, kapı orada. Nerde çokluk orada bokluk minnak bunu unutma. Ve hayatının merkezine aldığın insanlar gün gelip sana canım hiç kusura bakma ama ben sana demedim beni oraya koy diye sen kendin yaptın, ee beni oraya koyarak da egomu okşadın.teşekkürler diyip giderler ve gideceklerde.. kimseye hak ettiğinin ötesinde değer verme, azıcık bile olsa.
kendinden, kararlarından asla ödün verme.
kendini kullandırma, kullanıldığını hissettiğinde koy mesafeni.
arkadaş kötü bir şey değil, sadece takılı kalma, seni yormasına izin verme.
Gün gelecek omzunda ağlayacak, gün gelecek birlikte saçmalayacaksınız.
Güzel arkadaşlıklar kur, biriktir.
İnanır mısın geçenlerde bi kaç arkadaşıma beni 3 kelime ile anlatmalarını istedim.
öyle güzel şeyler yazmışlar ki…
gözlerim doldu..
kimi sen sadece mutluluksun dedi, kimi olgun, kimi isyankar, kimi pozitif, kimi delidolu, kimi tatlı…
arkadaşlarım gelin öpüjeeem! :)
diliyorum seninle böyle tatlı arkadaşların olur.
kural4- bilmiyorum nasıl bir karakterin olacak, benim gibi deli mi olacaksın sende ama güler yüzlü ol.
 ne olursa olsun iyi niyetini sakın kaybetme.
Samimiyetini, içtenliğini koru.
Ben biraz şapşal, biraz deli, kendi halinde bir insanım işte.
Şanslısın bak diyim sana.
Ay bir kere hemen hemen her pazartesi diyete başlayan bir ablan var!



hayatıma arkadaş olarak alıp sonra dost sonra kardeş kategorisine koyduğum insanlar oldu.
ama inan bana sonunda arkadaş olarak kaldılar bir kaçı da dost ama benim en iyi dostum mavi kaplı defterim bunu çok net anladım, ya da sanırım büyüdükçe anlıyorsun…

merhaba en küçük kız kardeş;
seni öylesine seviyorum ki..
söz veriyorum,
hep yanında olacağım.
seni hiç bırakmayacağım.
her akşam ceyen kardeşime iyi geceler demeye geldim demelerin devam edecek ve ben okuldan/işten geldiğim gibi hop senin yanına gelip öpüp, koklayacağım.
sen odama gelip mu ne? diyeceksin
bunlar değişmeyecek, değişmesine izin vermeyeceğim.
şimdi açtım kollarımı sen geliyorsun koşarak bana ve
ceyeeen kardeşiiim diyip sarılıyorsun ben de sana aşkııım diyip sarılıyorum.
sarılmak iyileştirir çünkü.
sarılmak gülümsetir çünkü.
sarılmak içten gelir, zorla sarılamazsın çünkü.

SENİ DEV SEVİYORUM!!!!
İYİ Kİ DOĞDUN MİNNAK…

5 Aralık 2016 Pazartesi

Hazırsanız ‘kendi gözümden’ anlatıyorum;

Bir dizi de duymuştum, adam kadına aynen şöyle diyordu:
‘’Kendine kimsenin gözünden bakma. Kendi gözünden bak. Kendi değerini
kendin belirle. Senin kendine inanman önemli.
Kimin ne düşündüğü değil. Tamam mı?’’
Evet aynen buydu. Eksiksiz. Tabi benden kaçmaz. Hemen durdurdum not ettim bu repliği.
Hop çalışma masamın karşındaki tabloma iliştirdim.
Unutmamam, beynime kazımam gerekiyordu.
Zira ‘benim için’ önemli bir şeydi bu.
Ve o zamandan beri beynimi kurcalayan bir şeydi.
Kendi gözünden bakmak. Başkasının gözünden değil kendi gözünden bakmak.
Bilmiyorum ama herkes bunu farklı yorumlayabilir.
Ben kendi gözümden yorumlamak istiyorum.
Bir zamanlar benim içinde önemli olan başkaları tarafından onaylanmak, sevilmek, onların dediklerine odaklanmaktı.
Sanki kendi gözüm, kendi beynim yokmuş gibi…
-Saçmalık.
Şey biz buna ergenyus dönemleri diyoruz ve ben bu dönemi işe girerek atlattım.
Evet, bağıra çağıra ATLATTIM!
Sana göre kıyafetim çok klasik olabilir cici kız ama benim için gayet şıktır nokta.
Sen kendi tarzına göre giyin, beni de kendine benzetmeye çalışma.

Bilmiyorum nasıl birisiyim, kime göre, neye göre nasılım? Bana kalırsa iflah olmaz bir deliyim.
Ve kendimi seviyorum, ben olmayı seviyorum.
Bir kişiye bağlı olmayıysa hiç sevmiyorum.
Altını çizerek söylüyorum sizi/seni sevmiyorum demiyorum bağlı kalmayı sevmiyorum diyorum.
Önceden severdim belki ama artık büyüdüm, büyüyorum, büyüyoruz.
Biraz anlayış cici insanlar!

Ve kendime kendi gözümden baktığımda,
ne kadar da ince düşüncelisin diyorum. Ne kadar inciğini cıncığını düşünüyorsun.
Küserse küssün, kızarsa kızsın, kırılırsa kırılsın.
Eğer ortada ‘sorun’ varsa bu sefer de gelsin karşındaki konuşsun, sen bırak üsteleme diyorum.
Bir kerede o arasın, bir kerede o plan yapıp seni davet etsin ne bileyim bir kerede sen değil de karşında ki sana bir şeyler yapsın.
Neden bilmiyorum ama artık bişey yapasım gelmiyor.
Bir söz var hani gözden uzak olan gönülden de uzak olur diye.
O misale dönüyor.
Şimdi beni daha iyi anlıyor musunuz cici insanlar?
her birinizi sevgiyle kucaklıyorum.
bu arada, hayat küs, kırgın kalacak kadar uzun değil.
başkalarını boş verin, kendi gözünüzden bakın.
BEN BAŞARDIM, SIRA SİZDE!
Çok sevin, çok çok çok..  (işin sırrıdır, kesin bilgi yayalım)
kendinize ‘cici’ bakın!
aşkla,güçle,sevgiyle!