Yarın okulu başlayan, tatile
doyamamış bir yazar çizelim şuraya…
Eve tam oraya, bakayım valla şahane olmuş! Aynı ben, tıpkı ben. Efendim öncelikle tüm karne alan tatlı minikleri, üzgün ama umutlu gençleri tebrik ederim!
Kendimi ‘karne’ ye fena kurdum, haberiniz olsun! Kimsecikler de bana kızmasın.
Tamamen kendi düşüncelerimi belirtmek istiyorum. O kadar.
Ne veliler, ne öğretmenler...
Eve tam oraya, bakayım valla şahane olmuş! Aynı ben, tıpkı ben. Efendim öncelikle tüm karne alan tatlı minikleri, üzgün ama umutlu gençleri tebrik ederim!
Kendimi ‘karne’ ye fena kurdum, haberiniz olsun! Kimsecikler de bana kızmasın.
Tamamen kendi düşüncelerimi belirtmek istiyorum. O kadar.
Ne veliler, ne öğretmenler...
Amacım, karneyi kötülemek değil. Sadece karneleri önemsediğimiz kadar çocuklarımızı da önemsemek. Hatta karneden bin kat daha fazla önemsemek. Amacım, bunu fark ettirmek.
İlköğretim, Ortaokul ve Lise dönemlerimde karnenin çok önemli bir şey olduğunu zannederdim. Her çocuk gibi!
Ama kendi adıma hiçbir yararını görmedim şu karne denen kağıt parçasının. Sizler gördünüz mü sahi?
Hele o takdirler, teşekkürler efendim onur belgeleri…
Takdiri kaçırdığım için sızım sızım sızlanmalarım… (Şimdi kahkaha atıyorum o günlere)
Öğretmenimin bana değil de çok sinir bozucu insanlara (bana göre tabii) onur belgesi vermesi. (tabi ben dörtlük dörtlüğüm..)
Takdir de aldım, Teşekkür de hatta onur belgesi bile aldım. Sahi neden aldım bilmiyorum ama aldım sonuçta. Hatice’ye değil neticeye bak değil mi?
Valla bunları aldıktan sonra boyum uzamadı, bir yerlerden para falan da gelmedi.
Ya da üniversiteye girerken bi işe yaramadı! Yaramıyor da zaten… Aklınızda olsun yani.
Türkiye’ de karneniz iyiyse ‘başarılı’ kötüyse ‘gerizekalısınız’ gibi saçma bir şey var. Şimdi kimse çıkıp aksini söylemesin bana… Öyle işte, bal gibi de öyle… Çocuğunuzun karnesi kötüyse küçük düşüyorsunuz kendinizce,yediremiyorsunuz kendinize. İyi olan derslerine bakmıyorsunuz bile. Özellikle belli başlı dersler vardır. Resim dersinizin pekiyi olması önemli değil ben onu görmüyorum ki. Orada Matematik var, orada Türkçe var, Fen Bilgisi var (hiç de sevmem, anlamam her neyse.)
Ne yapayım Resimin iyiyse. Matematiğin kötü bir kere. Onu açıkla sen bana, boş ver Resimi.
Çünkü çocuğum senin Ressam olmaya hakkın yok! Resim dersini sevemezsin, ilgi duyamazsın hem ilgi duysa ne olacak? O işte para var mı sanıyorsun sen? Bunlar günümüzde yaşadığımız şeyler. Bu resimleri birleştirdiğimce öyle acınası bir tablo çıkıyor ki karşıma. Üzülürek bakıyorum o tabloya…
Mesela;
Şimdi bana Kayseri’de yaşayan 13 yaşında ki Seyfi’nin sırf karnesi kötü olduğu için intihar etmesini birisi çıkıp açıklasın! Sırf bir kağıt parçası diyorum, hayatımızın merkezine nasıl da lök diye oturmuş! Nasıl da önemli… Ne karne, ne de bu sınavlar insan hayatından önemli değil. Neden bunu idrak edemiyoruz.. Neden yahu? Neden yeteneklerimize göre okuyamıyoruz?.
Çocukların aksine ben hiç sevmiyorum bu karne günlerini.
Ailelerin aksine ben hiç sevmiyorum bu Lise/Üniversite sonuçlarının açıklanacağı günleri.
Aklımda hep aynı soru? Acaba bu sefer kaç kişi canına kıydı?!
Şimdi sizleri düşünmeye davet ediyorum!
Lütfen, biraz düşünün. Çocuğunuzun hayatından önemli değil karnesi, sınav sonucu.! Çocuğunuzun ‘5’ olan Resim dersiyle gurur duyun, ‘1’ olan dersini yerden yere vurmaktansa. Olmuyorsa, olmuyordur işte. Zorlamanın anlamı ne?
Çocuklar,
hayallerinizin peşinden gidin! Sevdiğiniz işi yapın!
Bari sizler sevmediği işin yapıp somurtan insanlardan olmayın.
Veliler,
çocuklarınızı sevin, çok sevin. İyiler kazanacak, biliyorum. Onlara iyi insan olmayı, vicdanlı olmayı, gülümsemeyi öğretin derslerden önce. En önemli ders bu çünkü! Onlara güvenin. Onların seslerine kulak verin. Zorlamayın.
Çocuklarınızla bol kahkahalı tatiller dilerim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder