Deniz kenarındayım…
Morelim bozuk gibi sanki.
Derin düşünceler sarıvermiş etrafımı… Öyle sarmış ki dalganın sesini bile duyamıyorum.
Siz düşünün…
Arada köpek görüyorum -ayy yanıma gelmese bari diyorum-, korkmak böyle bir şey.
Hiç tavsiye etmiyorum.Neden korktuğumu da bilmiyorum. Hayvanlardan çok insanlardan korkmamız gereken şu zamanlar da hele ki… Her neyse. Hayvanları sevelim.. Birgün bu korkumu yeneceğimi de biliyorum. Doğru zaman, şu zamanlar değil sanırım.
İnsan büyüdükçe düşünceleri de değişiyormuş.
Gelecek kaygısından tutunda, aşkından, arkadaşlarından, okulundan, mesleğinden, ailesine kadar her bir zerresiyle en ince ayrıntısına kadar hem de…
Ve insan büyüdükçe saçma bir ‘etiket’ alıyormuş..
Koca adam/kız oldun artık laflarına,hareketlerine,giydiğin kıyafetlere, toplum içindeki davranışlarına dikkat etmelisin en nefret ettiğim cümle mesela!
Ne gerek var bunu söylemeye?
Ya da şöyle değiştiriyorum neden içimizden geldiği gibi davranamıyoruz?
Sevgi, özellikle saygı sözüm bundan gayrı.
Zaten kendini bilen insan büyüklerine saygılı,küçüklerine şevkatli olmayı bilir.
Eğer bilmiyorsa o onun ayıbıdır.
O çok çok ayrı..
Şu an ağlamak istiyorsam eğer ağlamalıyım evde ailem, yanımda arkadaşlarım var diye susmamalıyım..
Şu an aşıksam eğer söylemeliyim yüzüne çat diye böyle..
Şu an mutluysam eğer neşe saçmalıyım etrafıma içimden geldiği gibi kimse sorgulamamalı bunu.
Ve şu an biz ‘gençler’ olarak bunları yapamıyorsak bu kesinlikle toplumun suçudur.
Öyle işlemişler iliklerimize.
Sakın söyleme, sakın ağlama, sakın deme, sakın gülme.
Ayy ne sıkıcı bir hayatımız varmış!
Yarın mesela? İçimizden geldiği gibi davransak çok mu kötü olur?
Ben güzel olur hatta çok da güzel olur.
Kimse kimseyi sevmek zorunda değil.
Bizi sevenler zaten ‘biz’ olduğumuz için sevmiyor mu?
Yakın arkadaşım seslendiğin de ‘haaa’ dememi sırf başka görünmek için ‘ifendiiiiiğğğmm’ olarak değiştirmek istemiyorum ki ben.
Bu toplum baskısı bizim cesaret duygumuzu kemirmiş resmen.
Kocaman biii böööööğğğ size!
Ben bugün oturdum deniz kenarında bunları düşündüm.
İnsanları izledim
Martıların insanlarla cilveleşip, simitleri almaya çalışmasını gördüm.
Ben bugün,
sırf yarın için değil de her gün için bir söz verdim kendime.
içimden geldiği gibi…
içinizden geldiği gibi davranabildiğiniz çok şahane günlere!
(şuan içimden su içmek geldi, neden çünkü diyet niyet,ve evet şuan su içiyorum!) J
Morelim bozuk gibi sanki.
Derin düşünceler sarıvermiş etrafımı… Öyle sarmış ki dalganın sesini bile duyamıyorum.
Siz düşünün…
Arada köpek görüyorum -ayy yanıma gelmese bari diyorum-, korkmak böyle bir şey.
Hiç tavsiye etmiyorum.Neden korktuğumu da bilmiyorum. Hayvanlardan çok insanlardan korkmamız gereken şu zamanlar da hele ki… Her neyse. Hayvanları sevelim.. Birgün bu korkumu yeneceğimi de biliyorum. Doğru zaman, şu zamanlar değil sanırım.
İnsan büyüdükçe düşünceleri de değişiyormuş.
Gelecek kaygısından tutunda, aşkından, arkadaşlarından, okulundan, mesleğinden, ailesine kadar her bir zerresiyle en ince ayrıntısına kadar hem de…
Ve insan büyüdükçe saçma bir ‘etiket’ alıyormuş..
Koca adam/kız oldun artık laflarına,hareketlerine,giydiğin kıyafetlere, toplum içindeki davranışlarına dikkat etmelisin en nefret ettiğim cümle mesela!
Ne gerek var bunu söylemeye?
Ya da şöyle değiştiriyorum neden içimizden geldiği gibi davranamıyoruz?
Sevgi, özellikle saygı sözüm bundan gayrı.
Zaten kendini bilen insan büyüklerine saygılı,küçüklerine şevkatli olmayı bilir.
Eğer bilmiyorsa o onun ayıbıdır.
O çok çok ayrı..
Şu an ağlamak istiyorsam eğer ağlamalıyım evde ailem, yanımda arkadaşlarım var diye susmamalıyım..
Şu an aşıksam eğer söylemeliyim yüzüne çat diye böyle..
Şu an mutluysam eğer neşe saçmalıyım etrafıma içimden geldiği gibi kimse sorgulamamalı bunu.
Ve şu an biz ‘gençler’ olarak bunları yapamıyorsak bu kesinlikle toplumun suçudur.
Öyle işlemişler iliklerimize.
Sakın söyleme, sakın ağlama, sakın deme, sakın gülme.
Ayy ne sıkıcı bir hayatımız varmış!
Yarın mesela? İçimizden geldiği gibi davransak çok mu kötü olur?
Ben güzel olur hatta çok da güzel olur.
Kimse kimseyi sevmek zorunda değil.
Bizi sevenler zaten ‘biz’ olduğumuz için sevmiyor mu?
Yakın arkadaşım seslendiğin de ‘haaa’ dememi sırf başka görünmek için ‘ifendiiiiiğğğmm’ olarak değiştirmek istemiyorum ki ben.
Bu toplum baskısı bizim cesaret duygumuzu kemirmiş resmen.
Kocaman biii böööööğğğ size!
Ben bugün oturdum deniz kenarında bunları düşündüm.
İnsanları izledim
Martıların insanlarla cilveleşip, simitleri almaya çalışmasını gördüm.
Ben bugün,
sırf yarın için değil de her gün için bir söz verdim kendime.
içimden geldiği gibi…
içinizden geldiği gibi davranabildiğiniz çok şahane günlere!
(şuan içimden su içmek geldi, neden çünkü diyet niyet,ve evet şuan su içiyorum!) J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder