Yıldızlar
azizim, yıldızlar öyle oldukları gibiler ki…
Parıl parıl parıldıyorlar, ışık saçıyorlar.
Ve ben onlarla konuştuğum zaman ‘kuş gibi’ hafif olup, kanatlanıyorum.
Özgürlüğüme uçup, tüm sevgimi onlara gönderiyorum.
Bir yerde okumuştum, aynen şöyle yazıyordu;
İnsanlar kötü
Sen en iyisi gökyüzünü sev.
yıldızlar da iyi mesela.
Yıldızlar…
Umut ışığım, diğer yarım, dileklerim, gözyaşım ,hüznüm ,sevincim.
Her bir şeyimi bilen tek sığınağım.
Başımı kaldırıp baktığımda orda görüyorum ya tamam diyorum tamam…
Oradasın.
İçim sıcacık oluyor.
Asla gitmeyecek biliyorum, gitse bile hava şartlarından bile isteye değil.
Geri gelecek biliyorum.
Yıldızları gördüğümde ağzımdan çıkan tek cümle ise hep şu oluyor,
Kahvemi alıp hemen geliyorum, konuşacak çok şey var zira.
Öyle içten, öyle olduğum gibi, öylece benimki yıldızlarla birlikteyken.
O anı seviyorum.
Çok başka seviyorum hemde.
Başımı kaldırıp başlıyorum konuşmaya, her şeyi ama her şeyi anlatıyorum.
Dinliyor bir güzel…
Belki bir çözüm yolu gösteremiyor ama inanın ruhunuzu sıcacık yapıyor.
Ve mutlaka o yıldızlardan bir tanesi seçiyorum.
Ona bakarak anlatıyorum, ona isim koymak istiyorum bazen.
Ama son diyorum ki sen zaten ‘yıldız’ olarak öyle özelsin ki.. Başka bir isme gerek yok.
İşin özü, yıldızlarla konuşmak iyi gelir, siz de deneyin.
Denemesi bedava ve sonunda kötü bir şey olmuyor.
Hele bir de çimlere uzanıp konuşuyorsanız…
O an’ı bozmayın, kalın o an’da doyasıya…
Ve düşünün,
Ya eşsizsek, ya bu koca evren aslında hepimizi eşit derece de seviyorsa
Ya hiçbirimizin hayatı diğerinden daha önemli değilse,
Ya biz bir yıldız oluyorsak?
Günün şarkısı bu aralar çok sık dinlediğim;
Cem Karaca-Ömrüm
(yok böyle bir ömrüm diyiş arkadaşlar,höh dedim)
Parıl parıl parıldıyorlar, ışık saçıyorlar.
Ve ben onlarla konuştuğum zaman ‘kuş gibi’ hafif olup, kanatlanıyorum.
Özgürlüğüme uçup, tüm sevgimi onlara gönderiyorum.
Bir yerde okumuştum, aynen şöyle yazıyordu;
İnsanlar kötü
Sen en iyisi gökyüzünü sev.
yıldızlar da iyi mesela.
Yıldızlar…
Umut ışığım, diğer yarım, dileklerim, gözyaşım ,hüznüm ,sevincim.
Her bir şeyimi bilen tek sığınağım.
Başımı kaldırıp baktığımda orda görüyorum ya tamam diyorum tamam…
Oradasın.
İçim sıcacık oluyor.
Asla gitmeyecek biliyorum, gitse bile hava şartlarından bile isteye değil.
Geri gelecek biliyorum.
Yıldızları gördüğümde ağzımdan çıkan tek cümle ise hep şu oluyor,
Kahvemi alıp hemen geliyorum, konuşacak çok şey var zira.
Öyle içten, öyle olduğum gibi, öylece benimki yıldızlarla birlikteyken.
O anı seviyorum.
Çok başka seviyorum hemde.
Başımı kaldırıp başlıyorum konuşmaya, her şeyi ama her şeyi anlatıyorum.
Dinliyor bir güzel…
Belki bir çözüm yolu gösteremiyor ama inanın ruhunuzu sıcacık yapıyor.
Ve mutlaka o yıldızlardan bir tanesi seçiyorum.
Ona bakarak anlatıyorum, ona isim koymak istiyorum bazen.
Ama son diyorum ki sen zaten ‘yıldız’ olarak öyle özelsin ki.. Başka bir isme gerek yok.
İşin özü, yıldızlarla konuşmak iyi gelir, siz de deneyin.
Denemesi bedava ve sonunda kötü bir şey olmuyor.
Hele bir de çimlere uzanıp konuşuyorsanız…
O an’ı bozmayın, kalın o an’da doyasıya…
Ve düşünün,
Ya eşsizsek, ya bu koca evren aslında hepimizi eşit derece de seviyorsa
Ya hiçbirimizin hayatı diğerinden daha önemli değilse,
Ya biz bir yıldız oluyorsak?
Günün şarkısı bu aralar çok sık dinlediğim;
Cem Karaca-Ömrüm
(yok böyle bir ömrüm diyiş arkadaşlar,höh dedim)
Mutlu haftasonları*