Pencerem tepeden açılı olduğu ve perde çekili olduğu için rüzgar var mı yok mu onu bile bilmiyorum. Vantilatörümden efsane bir esinti geliyor, hakkını yiyemem. Onun dışında odam beyazlara falan bürünmüş değil, çok karışık, saçma derecesinde renkli ve evet dağınık.
Kedi enceğini kaybetse bulamaz derler ya öyle. Teoman ne yapayım tabiatım böyle dediğinde cool oluyor, ben söylediğim de dağınık.
Ha kahvem mi? Onu da bitirdim, dibinde bile kalmadı.
Su var olmaz mı?.
Neden olmasın ama? Su sağlıktır, su güzeldir, su berraktır, şu yaz günlerinde serinletir.
Ve ben, günde en az 3 litre içerim. Siz de için. Hatta şuan, üşenmeden her ne yapıyorsan bırak ve bir bardak lıkır lıkır suyu dik kafana, ohh!!
Rahatladın değil mi? Alırım bir dal teşekkürünü!.
Neredeydim?
Valla canım bi süre Miami, ordan hop Bora Bora adası, ordan Paris derken tatil bitti demek isterdim… Ama diyemiyorum. Çünkü yerim belli yurdum belli. Kafamın içi de en az odam kadar karışık. Bilmiyorum sizlerin de var mı ama ,genelde odalarımız da geçmiş yılların ders notları, kitapları falan olur. Hani LAZIM OLUR CANIM! ÇALIŞIRIM YİNE dediğimiz ve yüzüne asla bakmadığımız, boşuna duran…
Şuan mesela, hazırlıktan bu yana ingilizce kitaplarımın soldaki dolabımı neden işgal ettiğini düşünüyorum. Bir kere bile açmadım. Ama sorsanız, lazım olur.(LAZIM OLMADI)
Neyse konudan sapmayayım. Nerden bu konuya geldim onu da bilmiyorum.
Kafamın içindeydim, odam kadar karışıktı.
Heh.
Gezdim, çalıştım. Ve en güzeli; kuzenimle deli gibi vakit geçirdim. Boşa zaman geçirmedik.
En en en güzeli buydu, ah doktor civanım!
Kendimle YÜZLEŞmemde bana vesile olduğun için sana minnettarım.
Yapabildiklerim, yapamadıklarım, yapacaklarım derken 3 ayı geride bıraktım, bıraktık.
Ve şunları öğrendim;
- Önyargı öyle iğrenç ki, önyargıyla yaklaştığın insanı sonunda seversin. Kendin bile bu duruma şaşarsın.
Tanımadan, konuşmadan başkalarından duyduklarınla olaya atlama, kendi içinde nefrete bürünme.
- Yaptığın işi ya adam gibi yap, ya da hiç yapma. Bu ne olursa olsun. Yemek yapmak bile olsa.
Gönülsüz bir iş, işkenceden başka bir şey değil. Ama o öyle yapıyorsa yapıyor, sen ‘SEN’sin ve herkes kendinden sorumlu.
- Daima içten gülümse! Bazıları derin depresyonda olduğum için güldüğümü söyelese de –ki hiç beceremem mış gibi yapmayı neyse odur yani- tüm samimiyetimle içimden geldiği için gülerim. Ve bunun bana şahane kapılar açacağını hiç düşünmemiştim. O kapıyı açanlar sizler çok kıymetlisiniz ve her zaman ‘iyi ki’ olarak kalacaksınız, filmin sonu iyi bitmese bile bana fırsat verdiniz çünkü. Minnetle ve şükürle hep sizleri anacağımdan şüpheniz olmasın.
- Sana sevgisini gösterene, sen de göster, seni seveni sen de sev. Ve yalnız bir şeyler yapmaktan asla çekinme! Bağzı arkadaş bildiklerin bırak öyle kalsın. Yoluna tüm içtenliğinle ve samimiyetinle devam et. Sonun da kazanan sen olacaksın, inanıyorum.
- Ve son olarak; aklımda olan birkaç şey var, öncelik listemi oluşturup paylaştığım, uzun uzun konuştuğum insanlar oldu. Şaka yapmıyorum. Lisede ki müdürüm bile buna dahil oldu.
Ve konuştuğum her insan, her birey, her farklı kafa bana aynı şeyi söyledi.
‘’Sen yaparsın Ceren! Yeter ki kararlı ol…’’
Ve bunu öyle bir zamanda söylediler ki, kendimi en gereksiz, en boktan hissettiğim zamanlarda..
Sadece şunu düşündüm,
ben bu insanlara, bu güveni hangi ara verdim?...
10 insandan 9’u bunu söylüyorsa bir şey vardı, konuştuğum insanlar öyle boşa konuşan insanlar değildi.
Ve o an; bir dönüm noktasında olduğumu hissettim.
A,B,C,D,E,F,G bütün planlar ters yüz oldu.
Bu sefer tek plan vardı…
Olacaktı.
Ben bunu başaracaktım.
Kendim için…
ve son bir şey,
korkularım sizinle yüzleşmeye geliyorum, hazır mısınız?
ben çok hazırımda!.
*uzun zamandır yazmadığımdan çenem düştüyse affola sevgili okurum. Devamı gelecek…
*Yazsana, yazsana diye fıyk fıyk beni delirten arkadaşlarıma beni yazmaya teşfik ettiğinden ötürü teşekkürlerimi iletir her birini çok severim.
*Sevgili Gül Çamlıbel’e sevgiyle…
* Şarkı: https://www.youtube.com/watch?v=OLY2i_DD6tI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder