Hayatım boyunca hep ‘her
son yeni bir başlangıçtır’ sözünü işittim. Ve bir süre sonra bu söze sinir
olmaya başladım. Çünkü hiç bir son bana yeni bir başlangıç getirmiyordu. Tünel
hep karanlıktı. Tünelin sonunda ya ışık yoktu, ya da ben o ışığı göremeyecek
kadar salaktım.
Evet, İtiraf ediyorum.
Salakmışım.
Hani hayat sana çok istediğin bir şeyi vermez, aslında o istediğin şeyi vermemesinin sebebi seni bir şeyden koruyacak olmasıdır denir. Ve sen buna asla inanmazsın.
İşte bende de şans olsa diye girersin lafa bildin mi?
Ve sonunda diyeceğin şey daima ‘iyi ki o olmamış’ olur.
(Doğru tespit.)
Çünkü hayat, sürpriz yumurtanın ta kendisidir sevgili okur.
Çikolatasını yemek keyifli, yumurtasını açıp baktığımızda, of bu mu oyuncak sevmedim ben bunu diyecek kadar da keyifsizdir çoğu zaman.
İşler istediğimiz gibi gidince bizden mutlusu, bizden şanslısı yokken, işler tam tersi olduğunda da bizden öfkelisi, bizden bahtsızı olmuyor. Buna da hayatın gerçekleri deniyor.
Cerenle Hayatın Gerçekleri çok yakındaaaa!!!!
Nil Karaibrahimgil bir köşe yazısında şöyle özetlemiş durumu, ‘’Karanlık günler olacak. Düşeceksin de. Yaralar da açılacak. O zamanlarda şunu unutma: Tünel bitecek. Kalkacaksın da. Kabuk da bağlayacaksın.’’ Yani diyor ki; Korkma , bırak yaralar açılsın, bırak karanlık günler olsun, bırak düş. Bunlarda geçecek. Ve bunları 17 yaşındaki haline söylüyor 30 küsüründeyken… Ne tatlı…
Kim 17 yaşındaki haline bir şeyler söylemek istemez ki?.
Ben isterdim mesela. Ben şuan bizzat 17 yaşımda olmak isterdim. Ve ona derdim ki,
‘’Kendini çok sev, çok çok çok sev. Öyle güzel sev ki kendini, kendisini sevmeyenler imrensin sana’’
‘’Her şey de bir hayır olduğunu unutma, kafanı yorma yoluna devam et’’, ise söyleyeceğim bir diğer şey olurdu.
Ha unutmadan bir de ona Suat hocasını çok iyi dinlemesini söylerdim. Sadece matematiği sevdirmekle kalmadı, moral-motivasyonumun artması için de elinden geleni yaptı hemde sevgili eşiyle birlikte. Yani bir öğretmenin yapmayacağı, hatta yapmak zorunda olmadığı şeyleri benim için bir ‘baba’ edasıyla yaptı. Teşekkür ederim, çok çok teşekkür ederim…
İyi ki siz, hep siz, can siz.
Farkında olmadan istemediğim, ofladığım bir çok şey bir yapboz gibi birleşmiş aslında.
Şöyle bir geçmişin tozlu sayfalarını kurcaladağım zaman bunu daha iyi anladım.
Sen’de anlayacaksın. Belki şuan değil ama sonra, çok sonra bunu anlayacak ve iyi ki diyeceksin.
Üniversite son sınıf öğrencisiyim, ve okuduğum bölüm zerre kadar ilgimi çekmiyor. Bunu anlamam da çok erken olmadı, maalesef. Çok fazla ‘keşke’ demeyen birisi olarak tek keşkem neden istediğim bölümü okumak için falanca yere gitmedim diye hayıflanmamdır. Evet zamanında hayıflanıyordum ama şimdi, hayır. Bu okula gelmeseydim çok sevdiğim hocalarımı asla tanıyamayacaktım mesela. Öyle çok seviyorum ki, böyle bir sevgi yoktur cidden.
Manyak gibi seviyorum yani. Ve yüzlerine karşı söyleyemesem bile benden asla kurtulamayacaklar, hayır bir kere beni unutmalarına fırsat vermeyeceğim üzgünüm örtmenlerim.
Bende bu şekil bir manyağım ne yaparsınız.
Yani bir şey istemediğimiz gibi olsa bile sonunda mutlaka ışıldayan bir şey oluyor,mutlaka.
Yani diyeceğim şudur ki, tünelin sonunda mutlaka ışık var.
Ve evet, her son yeni bir başlangıç aslında.
Yeter ki görmek isteyin, çabalayın, sevin ve inanın.
Sizi tüneldeki ışıkla karşılaştıracak kişileri bulmanız dileğiyle.
Mutlu haftasonları.
Evet, İtiraf ediyorum.
Salakmışım.
Hani hayat sana çok istediğin bir şeyi vermez, aslında o istediğin şeyi vermemesinin sebebi seni bir şeyden koruyacak olmasıdır denir. Ve sen buna asla inanmazsın.
İşte bende de şans olsa diye girersin lafa bildin mi?
Ve sonunda diyeceğin şey daima ‘iyi ki o olmamış’ olur.
(Doğru tespit.)
Çünkü hayat, sürpriz yumurtanın ta kendisidir sevgili okur.
Çikolatasını yemek keyifli, yumurtasını açıp baktığımızda, of bu mu oyuncak sevmedim ben bunu diyecek kadar da keyifsizdir çoğu zaman.
İşler istediğimiz gibi gidince bizden mutlusu, bizden şanslısı yokken, işler tam tersi olduğunda da bizden öfkelisi, bizden bahtsızı olmuyor. Buna da hayatın gerçekleri deniyor.
Cerenle Hayatın Gerçekleri çok yakındaaaa!!!!
Nil Karaibrahimgil bir köşe yazısında şöyle özetlemiş durumu, ‘’Karanlık günler olacak. Düşeceksin de. Yaralar da açılacak. O zamanlarda şunu unutma: Tünel bitecek. Kalkacaksın da. Kabuk da bağlayacaksın.’’ Yani diyor ki; Korkma , bırak yaralar açılsın, bırak karanlık günler olsun, bırak düş. Bunlarda geçecek. Ve bunları 17 yaşındaki haline söylüyor 30 küsüründeyken… Ne tatlı…
Kim 17 yaşındaki haline bir şeyler söylemek istemez ki?.
Ben isterdim mesela. Ben şuan bizzat 17 yaşımda olmak isterdim. Ve ona derdim ki,
‘’Kendini çok sev, çok çok çok sev. Öyle güzel sev ki kendini, kendisini sevmeyenler imrensin sana’’
‘’Her şey de bir hayır olduğunu unutma, kafanı yorma yoluna devam et’’, ise söyleyeceğim bir diğer şey olurdu.
Ha unutmadan bir de ona Suat hocasını çok iyi dinlemesini söylerdim. Sadece matematiği sevdirmekle kalmadı, moral-motivasyonumun artması için de elinden geleni yaptı hemde sevgili eşiyle birlikte. Yani bir öğretmenin yapmayacağı, hatta yapmak zorunda olmadığı şeyleri benim için bir ‘baba’ edasıyla yaptı. Teşekkür ederim, çok çok teşekkür ederim…
İyi ki siz, hep siz, can siz.
Farkında olmadan istemediğim, ofladığım bir çok şey bir yapboz gibi birleşmiş aslında.
Şöyle bir geçmişin tozlu sayfalarını kurcaladağım zaman bunu daha iyi anladım.
Sen’de anlayacaksın. Belki şuan değil ama sonra, çok sonra bunu anlayacak ve iyi ki diyeceksin.
Üniversite son sınıf öğrencisiyim, ve okuduğum bölüm zerre kadar ilgimi çekmiyor. Bunu anlamam da çok erken olmadı, maalesef. Çok fazla ‘keşke’ demeyen birisi olarak tek keşkem neden istediğim bölümü okumak için falanca yere gitmedim diye hayıflanmamdır. Evet zamanında hayıflanıyordum ama şimdi, hayır. Bu okula gelmeseydim çok sevdiğim hocalarımı asla tanıyamayacaktım mesela. Öyle çok seviyorum ki, böyle bir sevgi yoktur cidden.
Manyak gibi seviyorum yani. Ve yüzlerine karşı söyleyemesem bile benden asla kurtulamayacaklar, hayır bir kere beni unutmalarına fırsat vermeyeceğim üzgünüm örtmenlerim.
Bende bu şekil bir manyağım ne yaparsınız.
Yani bir şey istemediğimiz gibi olsa bile sonunda mutlaka ışıldayan bir şey oluyor,mutlaka.
Yani diyeceğim şudur ki, tünelin sonunda mutlaka ışık var.
Ve evet, her son yeni bir başlangıç aslında.
Yeter ki görmek isteyin, çabalayın, sevin ve inanın.
Sizi tüneldeki ışıkla karşılaştıracak kişileri bulmanız dileğiyle.
Mutlu haftasonları.
Son denen bişey bi var sence son olması için daha çoook erken umudunu kaybetme herşeyin başındayız sevmenin sevilmenin ışığını kaybetme ışık geceni aydınlatmaya gelir ansızın sende şans var yakınlarında aramıyosun uzaklardaki ışık sana uzaklardaki şansın bi faydası yok sadece onu uzakta görürsün ne senin içini ısıtır ne de gününü aydınlatır süprizleri yaratmakta senin elinde öğle karşına tatatataaaa diye sana süpriz yapan olmaz keşkelerle biyere varılmaz şunu yapsadım keşke bunu yapsaydım keşke çok keşkelerimiz olacak hayatta bunlar başlangıç 17 mi olmak istiyosun artık çoook zor bir laf vardır büyüklerin ben senin yaşına gelemem ama sen benim yaşıma geleceksin diye bırak o yaşlardaki hatayı düşünme bundan sonraki yaşlarında aynı hatayı yapma ama insan hatalarındada ders çıkara bilir çıkardısan ne ala ama çıkaramadıysan bişey diyemem güzel gülenim
YanıtlaSil