Az
önce bir yazıda okudum, şöyle yazmıştı kadın,
10 sene öncesine gidip kendime şahane akıllar vermek istedim bu iki fotoğrafı birleştirirken.
Öyle hoşuma gitti ki…
Bulabildiğim en eski fotoğrafımla, şimdi ki fotoğrafımı birleştirip onunla konuşmak istedim bende.
Şuanda gülümseyerek baktığım şu iki kareye 10 sene önce çok daha farklı bakıyordum.
Pembe tişörtlü kıza karşı çok acımasızdım mesela. Ama bunu ben yapmadım. -Ailem dışındaki- insanlarda çok acımasızdı pembe tişörtlü kıza. Yani beni, ona karşı acımasız yapan sizlerdiniz aslında.
‘’Sen hiç aynaya baktın mı?’’
‘’Seni sevebileceğimi cidden düşündün mü?’’
en kibar ve acılı olanlarıydı mesela.
ve ben daha 14 yaşındaydım.
Daha kötüsü de oldu.
Hastalığımla da vuruldum.
İnsanlar yaşları küçükken çok daha acımasızlar maalesef.
-Aileler, çocuklarınızı güzel yetiştirin derken boş konuşmuyoruz inanın.-
Ve şuan, bu satırları yazarken bile istemsizce geriliyorum. O anlar canlanıyor gözümde.
Hayal kırıklıklarım, kendimi ispatlamaya çalışmalarım ve fiyaskolarım.
İnsanlardan kaçmam..
Bakın, insanın kendisiyle çatışması, her şeyde dönüp suçu kendisinde araması, agresif olması ve daha bir sürü şeyin sebebi karşımızdakiler olabiliyor çoğu zaman.
İnanın, pembe tişörtlü kızı –o zamanlar- çok sevmeye çalıştım.
Tüm kalbimi, sevgimi ona açmaya çalıştım. Ama her seferinde bir şey oldu. Başaramadım. O kızı koruyamadım. O kızı sevemedim.
Kendimi sevemedim.
Şuan;
Her şey çok başka.
her şey çok daha huzurlu
olması gerektiği gibi sanki…
Kimine göre çirkin ördek yavrusunun hikayesi kimine göre büyüme..
Arkadaşlarıma göre de ‘aman kilo alma, yaşlı gösteriyor seni’
Herkes istediğini düşünebilir.
-Önemli olan benim düşüncelerim, bunu da geç öğrendim.-
Kendime göre ise sadece sevgi.
Şimdi hem o pembe tişörtlü kızı, hem de diğer kızı seviyorum.
Saygı duyuyorum.
Önemsiyorum.
Dinliyorum.
İkisiyle de ara ara muhabbet ediyoruz, durumlar iyi :)
Sevgili 10 sene önceki Ceren;
-kendini boş şeyler için üzüyorsun.Yapma. Kilo dediğin verilir hem senin sağlık sorunların var her şey düzelecek. Gülümsemeye devam et. Unutma sen, sana emanetsin.
-Kendini kimseyle kıyaslama. Kimseden daha iyi olmak zorunda değilsin ve lütfen kendini diğer hem cinslerinle kıyaslamayı bırak. Bu kıyaslama hayatının hiçbir noktasında işine yaramayacak. Bırak Alah aşkına. Onun dümdüz saçları varsa senin de kıvırbaşların var!
-Gelecek için endişelenme, endişeni ve sabırsızlığını minimuma indir. Her şey halloluyor. Mühim olan sağlık.
-Mutlu ol. En küçük şeyden bile mutlu ol.
-Çok sev.
10 sene önceki halim,
inan seni omuzlarından tutup sarsmak kendine gel artık demek istiyorum. Çünkü
sana sinirliyim.10 sene öncesine gidip kendime şahane akıllar vermek istedim bu iki fotoğrafı birleştirirken.
Öyle hoşuma gitti ki…
Bulabildiğim en eski fotoğrafımla, şimdi ki fotoğrafımı birleştirip onunla konuşmak istedim bende.
Şuanda gülümseyerek baktığım şu iki kareye 10 sene önce çok daha farklı bakıyordum.
Pembe tişörtlü kıza karşı çok acımasızdım mesela. Ama bunu ben yapmadım. -Ailem dışındaki- insanlarda çok acımasızdı pembe tişörtlü kıza. Yani beni, ona karşı acımasız yapan sizlerdiniz aslında.
‘’Sen hiç aynaya baktın mı?’’
‘’Seni sevebileceğimi cidden düşündün mü?’’
en kibar ve acılı olanlarıydı mesela.
ve ben daha 14 yaşındaydım.
Daha kötüsü de oldu.
Hastalığımla da vuruldum.
İnsanlar yaşları küçükken çok daha acımasızlar maalesef.
-Aileler, çocuklarınızı güzel yetiştirin derken boş konuşmuyoruz inanın.-
Ve şuan, bu satırları yazarken bile istemsizce geriliyorum. O anlar canlanıyor gözümde.
Hayal kırıklıklarım, kendimi ispatlamaya çalışmalarım ve fiyaskolarım.
İnsanlardan kaçmam..
Bakın, insanın kendisiyle çatışması, her şeyde dönüp suçu kendisinde araması, agresif olması ve daha bir sürü şeyin sebebi karşımızdakiler olabiliyor çoğu zaman.
İnanın, pembe tişörtlü kızı –o zamanlar- çok sevmeye çalıştım.
Tüm kalbimi, sevgimi ona açmaya çalıştım. Ama her seferinde bir şey oldu. Başaramadım. O kızı koruyamadım. O kızı sevemedim.
Kendimi sevemedim.
Şuan;
Her şey çok başka.
her şey çok daha huzurlu
olması gerektiği gibi sanki…
Kimine göre çirkin ördek yavrusunun hikayesi kimine göre büyüme..
Arkadaşlarıma göre de ‘aman kilo alma, yaşlı gösteriyor seni’
Herkes istediğini düşünebilir.
-Önemli olan benim düşüncelerim, bunu da geç öğrendim.-
Kendime göre ise sadece sevgi.
Şimdi hem o pembe tişörtlü kızı, hem de diğer kızı seviyorum.
Saygı duyuyorum.
Önemsiyorum.
Dinliyorum.
İkisiyle de ara ara muhabbet ediyoruz, durumlar iyi :)
Sevgili 10 sene önceki Ceren;
-kendini boş şeyler için üzüyorsun.Yapma. Kilo dediğin verilir hem senin sağlık sorunların var her şey düzelecek. Gülümsemeye devam et. Unutma sen, sana emanetsin.
-Kendini kimseyle kıyaslama. Kimseden daha iyi olmak zorunda değilsin ve lütfen kendini diğer hem cinslerinle kıyaslamayı bırak. Bu kıyaslama hayatının hiçbir noktasında işine yaramayacak. Bırak Alah aşkına. Onun dümdüz saçları varsa senin de kıvırbaşların var!
-Gelecek için endişelenme, endişeni ve sabırsızlığını minimuma indir. Her şey halloluyor. Mühim olan sağlık.
-Mutlu ol. En küçük şeyden bile mutlu ol.
-Çok sev.
Çünkü çok gereksiz şeylerle uğraştın.
Değdi mi peki?
Değmedi.
İki fotoğraf arasında 10 yıl değil de 10 gezegen var sanki.
sanki başka bir zamanda yaşandı başka bir evrende.
Zaman akışkan ve ellerimde tutamıyorum.
Fakat yine, her şey de olduğu gibi
İYİ Kİ!
Eğer o pembe tişörtlü kız olmasaydı, şuan ki ben olamayacaktım.